Üç ay oldu, olmadı...
Brexit sonrası hani Angela Merkel etrafa "giden gider, sonraki pişmanlık fayda etmez" diye posta atmıştı.
Bir ay bile olmadı...
Hani Türkiye şimdi de bir ekonomik krize itilir mi diye dertleniyorduk.
Sonra bir sabah gözümüzü açtık ki...
Dünyanın en büyük altıncı bankası ve "Almanya'nın finans gücü" sayılan Deutsche Bank durumu en kötü bankalar listesinde ilk sıraya girivermiş.
Amerikan Adalet Bakanlığı usulsüz kredi iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle bankadan öyle bir bedel talep etmişti ki, altından kalkmak neredeyse imkânsızdı.
Hop bir dakika, n'oluyor yahu, dememize kalmadı...
ABD, birkaç gün sonra Deutsche Bank'ı hiç acımadan gömüverdi.
***
Dünya aşırı sürat yapıyor.
Dua edelim de, şarampole yuvarlanmasın!
"Koalisyon" denen tuhaf yapının üç yıl boyunca DAEŞ'i vursak mı, vurmasak mı; havalar iyi gitse de birkaç sorti yapsak, bu arada da YPG'yi güçlendirsek minvalinde giden süreci hatırlayın.
Üç yılda hallolmayan şey Türkiye'nin DAEŞ'le sınırını bir haftada temizlemesiyle başka bir boyuta girdi.
BM toplantısının ardından yapılan görüşmeler sonrasında zihnimizden hangi sorular geçmeye başladı, onları da hatırlayın..
Acaba Rakka operasyonu yapılacak mı? Türkiye'nin katılması ciddi problemlerin doğmasına yol açar mı?
Fakat dün koalisyonun Rakka'ya değil, Musul'a yaptığı bombardımanla uyandık.