Dünya hızlı dönüyor.
Vakit geçirmeden bilip anlamamız gerekenler var...
Küreselci ABD ile Trump'ın ABD'sini; dünya finans sisteminde dolar
egemenliğinin sonuna gelip gelmediğimizi;
Rusya'nın neden birdenbire "büyük düşman" haline çevrildiğini;
Çin'in (sahi nüfusu o kadar fazla mı?) ürkünç eylem planlarını
anlayıp kavramalıyız.
O kadar mı? Hayır!
Ortadoğu var.
Bin türlü dolabın döndüğü Ortadoğu.
Türkiye için...
Türkiye'nin bekası, gelecekteki yeri için bütün bunları anlamaya
mecburuz.
İşin sadece ülkeler tarafını saydım.
Bir de Müslümanlar, Uzakdoğulular, mülteciler, işsiz yığınlar,
yaşlı nüfus şeklinde sayabileceğim sosyolojik ve kültürel/ insani
boyut var.
Bizi nasıl devasa bir ödev bekliyor, değil mi?
***
Fakat tam bu noktada duralım.
Çünkü hepsi tamam da...
Dünya, daha ABD'nin geçen yüzyılın sonunda başlayan Irak ilgisi ve
ardından gelen müdahalelerini çözebilmiş değil.
Gerçek bu kadar yalın.
ABD Irak'tan ne istedi ve hâlâ ne istiyor?
Onca siyaset analizi, onca düşünce kuruluşu, sayısız kitap,
yüzlerce izah bu basit soruya tatmin edici bir cevap veremiyor.
Sanki hepsi doğru ama bir o kadar da eksik, boş, yanlış.
Enerji. Jeostrateji.
Tamam!
Irak'ın petrolünün eski önemi yok ama diyelim ki, hedef oydu...
Peki bu hedefe ulaşmanın tek yolu işgaller, katliamlar ve dağılan
bir toplum oluşturmak mıydı? Her şey daha seksenlerde böyle mi
planlanmıştı?
Saddam özel olarak kurgulanmış muazzam bir piyon veya "günah
keçisi" miydi?
Hem unutmamalı ki, Saddam Irak'ının bütün suçları daha sonra
yalanlandı.
***