Bilmem farkında mıyız? Sevgi kavramını durmadan yüceltiyoruz ama sevmek eylemi yerlerde sürünüyor... Sevilmek için yalvarmanın, ele geçirmek için köşeye sıkıştırmanın, hiç vermeye yanaşmadan sürekli almaya çalışmanın ve sürtünme ısısının adı "sevgi" olup çıkmış. Yol yakınken, buradan dönmeli! Mızmızlıklar yerine sevincin izlerini takip etmeli. O yolun sonunda gerçek sevgi var.
***
Sevilmeyen insan serpilip büyüyemez. Bu kesin! Fakat bazıları da
vardır ki, sevile sevile; pohpohlanarak, okşanarak, alkışlanarak
küçülür. Sağlam bir düşmanı, ruhumuzu kemiren bir dosta yeğ
tutmalı!
***
Ne yapsanız, size bayılıyor; ne deseniz, göklere çıkartıyor...
Dünyada kendi başına yokmuş da, sizinle birlikte var oluyormuş gibi
hani... Siz bakmayınca, o da bakmıyor; siz görmüyorsanız, o hepten
kör dünyaya... Siz söylemeyince, kızmıyor, sevinmiyor. Bir tuhaflık
olduğu kesin. Fakat "seviyor işte!" deyip geçiştiriyorsunuz.
Etrafınıza inşa edilen duygusal hapishane tamamlandığında dışarı
çıkabilmeniz için geç olacak!
***
Huzursuz insanlar "huzur" diye tutturdular. Nerede bulacaklarını
bilemiyorlar ama sürekli arıyorlar. Oysa "huzurda oldukları"nı
bilseler, bunun anlamını kavrasalar, yetecek!.. Yoksa ateşler
içinde kavrulan bir dünyada "huzur içinde yaşamak" da neymiş? Böyle
bir arzu en hafifinden ayıp kaçıyor!