Ben tam "eğitim/ öğretimden kurtulma seferberliği" gibi bir şey
ilan edilse ne iyi olurdu, diye düşünürken...
Mümkün olsa da, şu okullarda öğrendiğimiz ne varsa zihnimizden
soyunup "cahildim dünyanın rengine kandım" diyebilecek güzelliğe
gelebilsek diye hayaller kurarken...
Kötü eğitimden yakınmanın kolaycılık olduğunu, aslında ne
çekiyorsak "iyi eğitimliler"den çektiğimizi etrafımdakilere
anlatmaya çalışırken...
Birdenbire...
Pek değerli Ahmet Taşgetiren bir "eğitim seferberliği" lafıdır
etmeye başladı ki, şaşıp kaldım.
***
Cahillik bende ki, Taşgetiren'in Star gazetesinde konu üzerine
kaleme aldığı üç yazısında ne türden bir eğitim seferberliğini
kastettiğini anlayamadım.
Ama seferberlik çağrısına Ertuğrul Özkök'ü ve Aydın Doğan'ı da
katmasının tepki çekmesini anlamamak mümkün mü?
Şimdi diyor ki Taşgetiren Hoca, ben sadece onları
kastetmedim...
Diyor ki, "yazmaz olaydım!" (Eh kaç yılın Taşgetiren'i, elbet
yazarken bilir de yazar desem, hatta "yahu nereden aklına geldi
bunlar desem" saygısızlık sayılmasın!)
Başka isimler de saydığını, geniş bir kesime çağrı yaptığını
vurguluyor. Misal de veriyor; Taha Akyol, TÜSİAD, Güler Sabancı,
vd.
İyi de ne için ve nasıl? Hem bu isimlerin Özkök'ten farkları
ne?
Güler Sabancı'yla Taşgetiren'in mesela "nasıl bir gençlik?"
sorusuna verdikleri cevap aynı olabilir mi? Bunu Taşgetiren'in kırk
yıllık okur ve talebelerinin de anlayacağını sanmıyorum.
Ertuğrul Özkök hemen telefona sarılıp Taşgetiren Hoca'ya "ben
üzerime düşeni yapmaya hazırım" demiş.