Bu memleket onca darbeye rağmen dimdik duruyorsa...
Tuzaklara rağmen ayaktaysa...
Milletin yalanla doğruyu şıp diye ayırt eden, yaldıza, cilaya
kanmayan irfanı sayesinde.
Biz okumuş yazmışların payı mı? Yok sayın!
Hele sırf okudu diye okuduklarını, sırf yazdı diye yazdıklarını
milletin gözüne sokmaya çalışanların hiç payı yok!
Açık söyleyeyim.
Onlarca yılını sadece yalan üretmekle geçiren; palavra kahramanlar
yaratan, beş para etmez zevzekleri ünlendiren medyaya
kalsaydı...
Küreselci çete ve sermaye oligarşisi çoktan üzerimizden silindir
gibi geçmiş olurdu.
***
Yurtseverlikmiş, Atatürkçülükmüş, halkçılıkmış,
devletçilikmiş...
Bu kavramları medyada ağzına sakız, göğsüne rozet, kimliğine "meze"
kılanlar gerçekte nasıl basit, ezik, ucuz Batı ajanlarıymış,
görüyoruz, değil mi?
Bir madalyon var.
Bir yüzünde Fetöcüler, diğerinde bunlar.
Şimdi Sözcü gazetesinin sayfalarında köşe köşe dizilmiş Dışişleri
Bakanımız Çavuşoğlu'ndan "bu şahıs" diye söz ediyorlar.
Hollanda bakanımızın uçağına iniş izni vermedi diye sevinçten
zıplayacaklar neredeyse...
"Paraşütle atlayacak değil ya!" diye olmayan akıllarıyla dalga
geçmeye kalkıyorlar.
Hâlâ aynı yerdeler.
Dünyayı ne sanıyorlarsa artık, "dünyaya rezil olduk!" diye
ağlaşıyorlar.
Ama sorarsan hep ennn yurtsever, ennn devletçi onlar!
Millete helal olsun ki...
Onların bu havalarına hiç kanmadı, iddialarını bir gün bile
yutmadı! Şimdi atıldıkları çöplükte debelenip duruyorlarsa,
bundan.