Hoş hatıralar nahoş gerçeklerin üzerini örtüp yaygın
bir ezbere dönüşmeyegörsün...
Bir daha geri dönüp gerçekle yüzleşmeyi kimse sevmez.
Şimdi yazıya böyle girdim diye insanın psikolojik dünyasından söz
edeceğimi sanmayın. Yakın tarihe dair bir kültürel meseleyi
açacağım.
Geçen gün eş dost oturmuş Doğu klasiklerine yabancılığımız üzerine
laflıyorduk.
Söz döndü dolaştı Hasan Ali Yücel'in Maarif Vekilliği
dönemindeki resmi yayın faaliyetlerine geldi.
Hemen hepimiz dönemin CHP'sine şiddetle muhaliftik ama o meşhur
"Garp ve Şark Klasikleri"ni tercüme hamlesini saygıyla yad
ettik.
"Keşke Milli Eğitim o dönemde çevrilen Doğu ve İslam klasiklerine
gereken ilgiyi gösterseydi" diye hayıflananımız bile
oldu.
Tercüme dizisinin adı "Garp ve Şark Klasikleri"ydi. Kabul edelim
ki, çok parlak bir başlık.
Fakat gerçek öyle miydi?
Anlatayım...
Hasan Ali Yücel bakanlığa geldikten hemen sonra ilk iş olarak
Neşriyat Kongresi düzenledi. O kongrede toplam 183 temel
eserin Türkçe'ye çevrilmesine karar verildi.
Bunlardan sadece 7'si Şark ve İslam klasiğiydi.