"Mümkün olduğunca bisiklet kullanmalı ve yürümeli, petrole
bağımlılığımızı azaltmalıyız.
Et yememeli, bitkisel beslenmeyi yaygınlaştırmalıyız.
Ve dev gıda ve temizlik ürünü şirketlerine sırtımızı döner,
ürünlerini almazsak, düzen bundan etkilenecektir." Tavsiyeler bu
kadar değil tabii, liste uzun.
Olay şu...
Önde gelen uluslararası çevreci örgütler oturup "Amazon yağmur
ormanlarını kurtarmanın yolları" diye tavsiye listesi
oluşturmuşlar.
Malum hep "yeryüzünün akciğerleri" olduğu söylenen yağmur ormanları
haftalarca yandı, dönüp kimse bakmadı, ancak geçen hafta yangın
kontrol altına alınabildi.
Bildiri bunun üzerine kaleme alınmış.
Okurken "iyi ama bu kadar çocukluk, bu kadar saflık fazla"
diyorsunuz.
Tabii onlar da size bu tavrın "dünya için gerekli yeni bir
masumiyet devrimi" olacağını anlatacaklardır.
Çevrecilik diye ortaya böyle "çocukça" bir tablo koyulursa...
Geç kapitalizmin kitleleri esir alan muazzam çarklarına toplumsal enerji böyle minimal tutumlar için harcanacaksa...
İnsan, "bir numara var bu çevrecilik işlerinin içinde" diye şüpheleniyor.
Ben mesela uzun zamandır, acaba bazı "temiz kalpli, iyi niyetli" topluluklar çok daha büyük ve şeytani projelerin örtüsü olarak kullanılıyorlar mı, diye düşünür oldum.
Geçenlerde Capri adasında dünya jetsetinin Google'ın liderliğinde "küresel ısınma ve iklim değişikliği kampı"na katıldıklarını yazmıştım, hatırlarsınız...
Vitrindeki yaldızlar orada bir ölçüde dökülmüştü.
Öyle ya, meseleyi ciddiye alsalar...
Onca milyarder, hanedan üyesi ve ünlü topluluğu adaya "atmosferin en büyük düşmanı" olduğu iddia edilen özel jetleriyle gider ve konferanslardan arta kalan zamanlarında süper hızlı teknelerde boy gösterirler miydi? *** İnsan, ister istemez şöyle düşünüyor:
Bu küresel iklim değişikliği patırtısının arkasında ne dönüyor?
Vitrin gönül çalıyor, orası tamam da...
Dükkanın içinde ne satılıyor acaba?
Yeni çevreciliğin "dostlar hepimizi alışverişte görsün" çizgisinden başımızı kaldırıp global kapitalizmin insanı posaya çeviren çarklarıyla hesaplaşmak kolay mı sanıyorsunuz?
Eh, şimdi bunları yazdım diye, ne oldu?
Bizim uyduruktan "okumuş" kesimin gözünde "odunun teki" derecesine düştüğüm kesin!
Ne yapsam bilmem ki!
Gidip Kaz Dağları'nda piyano mu dinlesem?