Pazar notları:
Gözbebeklerine bakıyorum; "bana yalan söyle, yeter ki güzel
olsun!" diye yalvarıyor sanki... Mutlu çünkü!
Ne gariptir değil mi? İnsan sadece mutsuzken gerçekleri bilmeye
hazır olur. Gerçeğin tadı tuza benzer. Yaraya basılır!
***
İnce iştir insanın kendi hakkını korumaya kalkışması... Bir bakarsınız, hakkınızı korumak isterken çok çiğ bir haksızlığa imza atmışsınız! En doğrusu, garantili, güzel ve iyilikle dolu olanı Nietzsche'nin önerdiğidir: Başkalarının hakkını korumak!..
***
Bugünün gençleri büyükanne ve büyükbabalarının ömürleri boyunca
yaşadıkları hayal kırıklıklarından kat be kat fazlasını bir çırpıda
biriktiriyorlar. Bir insan sadece hayal kırıklıklarıyla olgunlaşıp
yaşlanıyor olsaydı, onları ninelerinden daha ihtiyar saymak
gerekirdi!
***
Bazılarının mutsuzluğu bir garip... Sanki mutluluk pazarda
satılıyormuş da her seferinde başkaları onlardan önce yetişip satın
aldığından onlara kalmıyormuş gibiler.
***
Her işte, her davranışta, her insanda ince bir zekanın izlerini
arayan bir arkadaşım vardı. Takılmıştı bir kere. Günde en az on
kere başkaları için "geri zekalı" derdi. Beğenmediği ne varsa,
"zekice" bulmadığı içindi! Bir gün gitti, kendi zeka seviyesini
ölçtürdü. (Doğrusu o testleri ve sonuçlarını ben ciddiye almam ama
o alırdı!) Sonuç büyük hayal kırıklığı oldu. Bilmem, belki de
kendinde olmayanı arıyordu. Belki de şapşal bir kibirin esiriydi!
Ha... Ne iş mi yapıyordu bu arkadaşım? Tahmin etmişsinizdir:
Benzerleri gibi medyada çalışıyordu.
***
Gitmek, varmak değilmiş. Varmak, ah! Ulaşmak değilmiş! Bu yaşımda daha iyi anlıyorum. Ve artık isyansız kabulleniyorum.