Küçücüktüm.
Çelimsizdim.
İyice dibine sokulduğum babam gözüme öyle büyük geliyordu ki,
gözlerime inanamıyor, dönüp dönüp ona bakıyordum.
Önce çevremdekileri taklit ederek başlıyordum.
Cemaat ılık bir havuzun suları gibi salınıyor; bu salınımlar
içimdeki tedirginlikleri silip yerini tatlı bir uyum hissinin
kaplamasına yol açıyordu.
Başka çocuklar da vardı.
Onları merak edip gözlediğim oluyordu. Dizleri üzerinde
oturabiliyorlar mı, bacakları ağrıyor mu?
Ama bugün dönüp baktığımda, çok net hatırlıyorum ki...
Uslu olan tek ben değildim.
Gittiğimiz camilerde bağıran çağıran, amuda kalkan, durmak bilmeyen
çocuklar yoktu.
Avluya çıkınca bile koşuşturmak aklımıza gelmezdi.
Başka türlü bir sevinç hissiydi.
O konuda şurada iki çift laf edeyim demiştim ki, rahmetli babamın beni pek küçükken camiye götürdüğü zamanlara dair hatıralarım canlanıverdi.
Tabii anlattığım çok eski zaman; koca bir asır geçmiş gibi düşünün...
Birçok şey gibi çocuklar da değişti.
Hem de ne değişmek!
İşte bu gerçeği anlamak istemiyoruz; hatta bu gerçekle yüzleşmek zorunda kaldığımızda moralimiz bozuluyor.
Oysa aslında mesele "camide çocuk" meselesi veya sadece cami ortamına ait bir mesele değil.
Zaten gördük...
Diyanet işin bir ucundan, güler yüzlü cami görevlileri öteki ucundan tutunca; o konu halloluyor.
Çocukları hoyratlık ederek camilerden uzak tutmanın kabul edilecek tarafı yok.
Ama tam bu noktada duralım...
Günümüz çocuklarının sıkıntılarını ve anne babalarının kimi zaman yaşadıkları çaresizliği görmezden gelmenin de bize bir faydası olamaz. Olmuyor nitekim! *** Şimdiki çocuklar daha bebeklik yaşlarında "can sıkıntısı"yla tanışıp içli dışlı oluyorlar. Uyum hissinin yatıştırıcı özelliğini bilip öğrenen çocuklar parmakla sayılacak kadar azaldı.
Bir dakika değil, tek bir saniye bile yerinde duramayan çocuklar görüyorum; ağzım açık kalıyor.
Anne babalar bu zor durum karşısında alabildiğine "çaylak"lar ve sonunda "yenik" düşüyorlar.
Bazıları özellikle sosyal ortamlarda yaşadıkları sıkıntıyı "çocuktur, ne yapsa yeridir" tavrını abartarak aşmaya çalışıyor ama nafile!
Bir problemin görmezden gelinerek aşıldığı nerede görülmüş?
Konuşmaya/ tartışmaya buradan başlamalıyız...