Dünyanın ayağı gaz pedalına basılı kaldı, kaldıramıyor...
Müthiş bir hız var...
Oysa yol virajlarla dolu...
Bariyerlere çarpar mı dünya, takla atar
mı?
Devletleri konuşuyoruz, ülkeleri konuşuyoruz.
Peki sade insanın kaygılarını sorup
konuşan var mı? Yok!
İşin o yanı çok "sade" geliyor medya ve siyaset alanına...
İnsanların ve gündelik hayatın geleceğini konuşma işini
astrologlara falan bıraktılar sanki; ortalık bulanık iddialar ve
gizemli kehanetlerle doluyor.
Furkan Çalışkan'ın sevdiğim dizelerini hatırlıyorum tam bu noktada:
"Ölmek değil de canım sakat kalmak korkusu
sanki / Bize rüyanın değil uyanıklığın tabiri
gerek."
***
Ukrayna savaşı boyunca Rusya, nükleer tehdidi ve savaşın
büyümesi ihtimalini bir blöf ve uyarı olarak kullanıyordu.
Sonunda Batı'yı da bu oyuna çekti ama iş değişiverdi.
Ukrayna'ya verilen füzeler, blöfler serisini bitirdi.
Süleyman Seyfi Öğün...