Yıl 1949.
NATO'nun ilk Genel Sekreteri Lord Ismay teşkilatlanmalarının
gayesini şöyle açıklıyor: "Rusları dışarıda, Amerikalıları içerde,
Almanları aşağıda tut!"
Eh, savaştan yeni çıkılmıştı, Nazilerin kara gölgesi hâlâ Avrupa
üzerindeydi, böyle denmesi normal, diyeceksiniz...
Fakat birçok NATO uzmanına göre durum bugün de aynı. Değişen bir
şey yok.
O halde şu sorular geçerli...
Bugün Almanya dediğimiz devletin ne kadarı "Alman"ya?
Bu ülkenin geleceğinin sınırlarını çizen kim ve neresi?
Almanya dış politikası, ittifakları ve ordu stratejilerinde
"bağımsız" bir ülke mi?
ABD ile olmadı mı, Rusya ile yaparız, hatta Çin'le...
İlle de Batı'yla bağlantıda kalarak sıkıntılarımızı çözeceksek ABD olmazsa, Almanya sağ olsun...
Almanya'yla da mı olmadı, Fransa ve İngiltere ne güne duruyor!
Katar iyi ama nedense arkası gelmiyor, o zaman başka bir "dost" mu bulmalı?
Vesaire, vesaire..
Bu yaklaşım medyada ve toplumda olduğu için siyasetin üst kademelerinde de karşılık bulabiliyor.
Sıkıntılı bir durum.
Manevra yapmadan önce görünen tablonun arkasını sorgulamak gerekiyor.
ABD'de şu an biri nasyonalist, diğeri küreselci iki ABD olduğunu ve çatıştıklarını görmezsek olmaz.
Almanya'nın ne kadarı Alman, ne kadarı Pentagon/ CIA etkisinde? Cevabı çok kritik bir soru bu.
Ya da mesela...
Bugünkü Fransa bildiğimiz Fransa mı, yoksa Macron projesi üzerinden "küreselci" bir manipülasyon alanı mı oldu? *** Bunları niye yazıyorum?
ABD bize ne zaman sırtını dönse, hemen "Batı'yla ilişkilerimizi Almanya'yla kotarırız" diye dü...