"Günümüz fotoğraf sanatı
üzerine ne düşünüyorsunuz?" Cevap sözünü hiç sakınmadan konuşan Ara
Güler ustadan gelsin:
"Fotoğrafın sanat olduğuna inanmıyorum.
Hiçbir şey olmayan kendilerini fotoğraf ile sanatçı kılıyorlar. Ama
aslında fotoğrafçı bile değiller. Ha burnunu çekmiş, ha kuyudan su
çekmiş, ha fotoğraf çekmiş, aynı şey. Onlar neyi çektiklerini
bilmiyorlar.
Çeke çeke ıstırap çekiyorlar." (Hülya Küpçüoğlu röportajından)
Yıllar boyu çevresini sarmış solcu kisveli tüccarları ve ecnebi ruhlu "sanatçı" tayfasını bir çırpıda sırtından atıverdi.
Halkçı değildi, düpedüz halktandı çünkü. *** Sonbahar tedirgin aşklar, şiddetli özlemler mevsimidir. Sevenlerin içini akşamüstü melankolilerini andıran bir duygu sarar. Eh, yalan da değil! Bütün bir yılı bir güne benzetsek, güz elbette akşamüstüdür. *** Bu notları İstanbul'a bir buçuk saat mesafede ormanlık alan içindeki bir çay bahçesinde yazıyorum. Orman diyorum da, ağaç örtüsünün arasında iki, üç katlı evler yükseliyor. Ama son yıllarda gözlerimizi fotoğraf makinesi gibi kullanıyoruz.
Tam karşıda sıvası çekilmemiş bir inşaat mı yükselmiş? Hemen biraz ilerdeki çöp konteynırı haftalardır boşaltılmamış mı? Onları "kadraj"ın dışında bırakıyoruz.
Hah, şimdi işler yolunda! Kadraj gitgide daralıyor ama idare ettiği kadar!
Şimdilik hava direniyor. Hava hâlâ orman kokuyor. Birbirimize "hava tertemiz, ne güzel değil mi?" diye soruyor ve başlarımızla onaylıyoruz. *** Meğer geçen seferki notlarımda hata yapmışım! Antep'te "analı kızlı çorbası" içtiğimiz yazmışım... Oysa bu yemek yörede çorba sayılmazmış ve "akıtmalı ekşili köfte" gibi adlarla anılırmış. Fakat bir nokta var ki, onu da bir kez daha öğrenmiş oldum: Sosyal medya erkeklerin hoyratlık ve boş kabadayılık sahası...
Hanımlar yemeğin yapılışını tatlı tatlı anlatırken erkekler arasında yüz yüze baksak, asla söyleyemeyecekleri lafları art arda saydıranlar, "adını bilmediği yemeği yazan hıyar" diyenler, "ağzıma bir tane çarpılması" gerektiğini yazanlar oldu. "Hop, yavaş!
Biraz nezaket..." denilince, "bunun neresi kabalık" diyerek üste çıkmalar, vd. Bu arada, aklım hâlâ salaş bir yerde yediğim leziz nohutlu dürümde!