Hani "bundan sonra politikadan değil, hayattan söz edeceğiz"
falan demeye başladınız ya...
Hatta ciddi ciddi "artık kendi aydınlığımızla aydınlanacağız" diye
yazanlarınız bile çıktı.
Pekala!
Ben de öyle yapıyor ve bugün hayattan söz ediyorum.
Siz aylardır çıkardığınız patırtı yüzünden yorulduğunuzdan şikâyet
edip duruyorsunuz da, biz sizinle uğraşmaktan yorulmadık
mı!
Çok okuduğunuz, neredeyse filozof yerine koyduğunuz bir yazarınız
geçen gün "politikaya lanet, hayata devam" kıvamında şöyle yazdı...
"Nasılsak, aynen öyle yaşamaya devam edeceğiz. Çünkü hayat, insanın
başına hayatta bir kere gelir. Kıymetini bileceğiz."
Çocukluğumdan beri bilirim bu sözü...
Yüzüne yerleşmiş pişmanlık, mutsuzluk ve haset çizgilerini
saklamakta zorlanan "yalandan seçkin" mahallelerin orta yaşlı
hanımlarından; içinin daralmasını bir süredir çektiği nefes
darlığına bağlayan emekli bürokrat tanıdıklardan falan çok
işitmişimdir.
Hayatın "bir kerelik" olduğunu bilirler
de ölümü bilmezler. Biri yanlarında ölümden söz edecek
olsa, hep bir ağızdan itiraz edip sustururlar.