Sabah akşam "adamlar yapıyor abi!" diye konuşurlardı.
Öyle kasılarak, gıdıları çıkartıp böbürlenerek...
Sanırsın ki, o "adamlar" kendileri!
Oysa kastettikleri Amerikalı, İngiliz, Alman, Fransız falandı.
Kendileri mi?
Yan gelip yatıyorlardı...
Nasılsa bazıları devlet tarafından zenginleştirilmiş, geri kalanları da memur maaşına statü seçkinciliğiyle tatmin edilmişti.
Çocuklar "iyi okullar"da okusun, ecnebiye hayran olsun, insan başka ne isterdi!
Elbet bir gün Mars'a gidilecek ve onlar maalesef burada kalacaklardı ama olsun!
En azından gidecek olanlara hayrandılar, eh bu da az "ilericilik" değildi.
Gerisi neydi?
Köylük arazilerde geçen bir TRT belgeseli...
Disiplin içinde TRT korosuna hapsedilmiş bir türkü...
Hepsi o kadar.
***
Sonrası hiç hesap etmedikleri gibi geldi.
Bizim "paşa çayı"yla dünyaya korku saldığını sanan yönetici elitlerimiz ve şakşakçı memur tayfası ihtiyarlayıp sahillerdeki yazlıklar ve lojmanlara çekilirken çocukları sahneyi aldı.
Babalarının (tam bir sömürgeci gibi) "arazi" gözüyle baktıkları o coğrafyada adına millet denen ve 15 Temmuz'da görüldüğü üzere "şahlanabilen" bir kalabalık gördüler.
Gördüler ama gördüklerinden hiç hazzetmediler.
İnsanın tanımaya yanaşmadığı şeyden korkması normal!
Solculuk, bu korkuyu evcilleştirmek için devreye sokulmuş bir enstrümandı ama artık işe yaramıyor.