Eğriye eğri, doğruya doğru... Ertuğrul Özkök dünkü
yazısında "Milano'da, Davos'ta, Paris'te pek çok kişiyle konuştum.
Avrupa'da müthiş bir Kürt hayranlığı yükseliyor" derken
önemli bir gerçeğin altını çizmeye yaklaşıp sonra yan
çiziveriyordu.
Neden?
Çünkü Avrupa'nın heyecanı ve hayranlığı Kürtlerin
kendisine değil, bölgede "seküler bir müttefik ve operasyon gücü"
bulduğu inancına dayanıyor.
Eh! Batı zihninde hem modern (dağda yerlere izmarit bile
atmıyorlar) hem de arkaik ( DAEŞ'e karşı Amazonlar) klişelerini
okşayan imajlar boşuna imal edilmedi.
DAEŞ bir taşla birçok kuş vuruyor diyoruz ya, o işte!
Sadece şu sorunun cevabı bile çok şey anlatır: Tam Bağdat'ın dış
mahallelerine yaklaşmışken DAEŞ neden birden geri döndü de
kuzeyde Kürtlerin üzerine yürüdü ve bu harekât sınırımızın iki
yakasında hangi sonuçlara yol açtı?
Yoksa, bilmiyor değiliz.
Nihayetinde Halepçe katliamı sırasında kılını
kıpırdatmamış; Barzani'ye hiçbir zaman ısınamamış, Kürtlerin
hak taleplerine bütün bir 20. yüzyıl boyunca şüpheyle yaklaşmış bir
Avrupa bu.