Neymiş? Meğer koalisyon bir mecburiyet veya sandık cilvesi
değil, bazı kesimlerin gönlündeki hayalin ta
kendisiymiş...
Tabii bu gönül kervanına en son olarak İlker Başbuğ'un
katılmasında şaşırtıcı bir yan yok.
Zaten eski bir Genelkurmay Başkanı başka ne isteyebilir?
Yaşayanlar bilir...
Koalisyonlar siyasilerin hızla çürümesi için müsait
iklimlerdir.
Karşılıklı didişmelerden ve çıkar kavgasından başını
kaldıramayan seçilmişler günü idare etmekle
yetinirler.
Böylece bürokrasi tereyağından kıl çeker gibi bir
rahatlıkla ülkenin direksiyonunu eline geçirir.
Siyasi alanda doğan boşluk derhal atanmışlar tarafından
doldurulur.
Koalisyon denince, hemen "uzlaşmanın yücelikleri"nden veya
"toplumdaki gerginliği azaltmak"tan dem vuranlara bakıyorum
da...
Onları dinlerken ister istemez yüzüme buruk bir gülümseme
yerleşiyor.
Hani biraz daha cesaret bulsalar...
Demokratik yarışın ve partilerin tek başına iktidara gelme
arzusunun bir hata olduğuna hükmedecekler.
Yani yalandan koalisyon övgüsü almış gidiyor.
Üstelik çoğu da yaşını başını almış adamlar...