Yeni yıl gelmişmiş, eskisi gidecekmiş...
Hikâye tabii.
İnsanlar 31 Aralık gecesinin özel gücüne falan elbette
inanmıyorlar.
Daha doğrusu, inanıyor olamazlar.
Hele hikmetini kaybetmiş, gelenekle bağları kopmuş, baştan sona
insan icadı takvimlerin bize söyleyeceği ne olabilir ki!
O halde bu patırtı ne?
Niye gerçekten yeni bir yıl başlıyormuş, önümüze yepyeni fırsatlar
için kırmızı halılar seriliyormuş gibi hop oturup hop
kalkıyoruz?
Bu takvime iş güç düzenimizi feda ettiğimiz yetmiyor mu?
Onca anlam yüklemek neyin nesi?
Yoksa "eski yıl" adı altında şeytan mı kovuyoruz?
***
Şimdi birçoğunuz "sen de her yılbaşı benzer şeyleri yazıyorsun"
diyecektir.
Yazıyorum.
Çünkü bir konuda düşünmeye kışkırtmak, yılbaşı şamatası içinde
üstünü örttüğümüz bir gerçeği hatırlatmak istiyorum.
O da şu...
Değişmeye muhtacız.
Çok derinden bunu hissediyoruz.
Silkinmek, toparlanmak istiyoruz.
Hatta dahası var; çoğumuz "felaketimiz"in farkındayız; daha güzel,
daha doğru, daha adil bir hayat yaşamayı hayal ediyoruz.
Başlangıçlar gerek bize.
İyi de...
Şu pagan yılbaşı ayinleri bu derin ihtiyacımıza çare olabilir
mi?
Niye dürüst olmuyor ve yenilenmeyi piyango bekler gibi
bekliyoruz?