"Bugün ne çok anksiyolitik reçetesi
yazdım" diyor orta yaşlı psikiyatrist...
Ve ona danışmaya gelmiş genç arkadaşıma şunları söylüyor: "Aslında
bu kaygı giderici ilaçların leblebi gibi kullanılmasına karşıyım
ama öyle gerçek belirtilerle gelip çaresiz tablolar çiziyorsunuz
ki, sonuç bu..."
Arkadaşım da içinden "Doktor beye de lazım galiba bu ilaçtan" diye
geçiriyor; "o da bayağı
endişeli!"
*** Kaygı, endişe,
huzursuzluk, tasa, anksiyete...
Ne derseniz deyin...
Gerçekte "eşanlamlı kelime" diye bir şey yoktur ama bu kelimelerin
anlattığı hâllerin hepsi aldı yürüdü...
Hani kalbin sıkışıyormuş hissi var ya, öyle...
Tam şu "tarihsel moment"te dünya...