Açacağım konu bayram günü ağzımızın tadını kaçıracak
belki...
Fakat söyleyin...
Bağdat'ta arefe günü 250 kişinin bombalarla hayatını kaybettiği;
Mescid-i Nebevi'ye akşam ezanından hemen sonra canlı bomba
saldırısının yapıldığı bir dünyadan gözlerimizi kaçırabilir
miyiz?
Atatürk Havalimanı saldırısı mesela...
Kendimizi bayram lokumunun tadına kaptırıp bu saldırının acısını ve
saldırganların profillerinin taşıdığı tuhaflıkları unutalım mı?
O halde...
Olup bitenlere baştan bir daha dönüp bakalım...
***
"DAEŞ'in sosyolojisi, DAEŞ'in zihniyeti" teranelerine yüz verecek
halimiz yok!
Etyen Mahçupyan, Donald Trump ve birtakım İslamofobik blog
yazarlarını artık kendi hallerine bırakabiliriz.
Tabii ki, her sosyal olgunun bir "sosyolojisi" vardır ama eylemleri
itibariyle DAEŞ apaçık bir proje örgüttür.
Yıllar önce söyledim. Bu örgüt bir tür "İngiliz anahtarı"dır; çünkü
her cıvataya uyuyor; hem söküyor, hem takıyor.
Hatırlayın...
Şimdi hiç umursamadığı Kobani'ye saldırarak hem Türkiye siyasetini
hem de Kuzey Suriye demografisini geri dönüşsüz bir sürecin içine
sürükledi.
Hatırlayın...
Rusya'yı Suriye'ye çekmek isteyenler için mükemmel bir gerekçe oldu
ve Rusya gelip DAEŞ yerine rejim muhalifi örgütleri, çoluğu çocuğu
vurup durdu.
Hatırlayın...