"Gemiden inmek için ya çok erken davranın ya da acele etmeyin.
En iyisi pasaport sırasının başına girmek ve bizim güruh limandaki
meydanı doldurmadan oradan ayrılmak..."
"Etrafı gezdik, bize hiç ilginç gelmedi. Sanki Türkiye'de
gibiydik..."
"Kasabanın meydanında Türkler'le karşılaşınca hemen oradan
uzaklaştık; çünkü biliyorduk ki, esnafı on dakikada bozacak,
ortalığı karıştıracaklardı."
Nedir bu yukarıya alıntıladığım cümleler, diye
soracaksınız...
Bir süredir internetteki yerli seyahat bloglarının kültürel
tasavvuru ve psikolojik özellikleriyle ilgileniyorum.
Gayet kişisel bir dil ve serbest bir ruh haliyle yazıldıkları için
popüler zihniyetin analizinde verimli bir kaynak özelliği
taşıyorlar.
Ve ne yazık ki, hemen hepsinde aynı şey dikkati çekiyor...
Seyahat izlenimleri bir anda bu kişilerin ait oldukları toplumu ve
kültürü horlamasına dönüşüyor.
Başka bir ülkede gördükleri bir taşı, yaptıkları bir alışverişi
bile memleketlerini hırpalamak için fırsat bilmek neyin nesidir
yahu?
Seninle aynı hamurdan olanları "güruh" diye adlandırmak
falan...
Nasıl da üzeri örtülmüş bir eziklik tezahürü!
Ve kendini imhaya yönelmiş bir saldırganlık!
Bütün bunların farkındalar mı peki?
Ne gezer!