"Suud müftüsü daha geçen ay İsrail'le kavga
etmenin haram olduğunu söyledi, şimdi Kudüs'teki hava biraz
yatışsın, göreceksiniz Filistinlileri suçlu ilan ederler."
Geçen akşam mahalle esnafıyla ayaküstü muhabbetimiz bu
minvaldeydi.
Birkaçımız "artık bu kadarı da olmaz!" anlamında başını sallayıp
duruyordu.
Onlara geçen yaz başından beri medya yoluyla Arap dünyasının
zihninin hamur gibi yoğrulduğunu; halkların İsrail ve Pentagon
işbirliğinin yeni hamlelerine razı olabilecekleri bir noktaya nasıl
sürüklendiklerini anlatmaya çalıştım.
Nihayetinde (yürür yürümez başka!) bölgenin 2030'larını hedef alan
bir stratejinin ilk ayağıydı bütün bu yaşadıklarımız.
İşte o anda içimizden biri mırıldanır gibi "Şimdi 15 Temmuz'u daha
iyi anlıyorum" dedi; "başarılı olsalardı, elçiliğini Kudüs'e
taşımaya kalkan ikinci ülke biz olurduk."