Yönetmen diyor ki, "bizim filmimiz o Hollywood komedisinin
çakması değil!" Niye?
Olay örgüsü aynı, seyirciyi heyecanlandırmak ve güldürmek için
seçtiğin hikâye zemini aynı.
Fark yok mu peki?
Olmaz mı!
Bir kere Hollywood senaristleri nereden bilsin de kumarda kazanılan
parayı kahramanlarına pavyonda yedirsin?
Ama alt tarafı seyirci iki saat gülsün, eğlensin diye yapılmış bir
film. Üzerinde fazla durmak gerekmez.
Ama çakılınca, "çakma değil" demeye ne gerek var?
***
Asıl mesele orada değil.
Asıl mesele elli/ altmış yıllık, belki daha uzun bir zaman
diliminin edebiyat ve sinema yapıtlarımızın nasıl apartma, çakma,
kolayından uyarlama olduğunun yavaş yavaş fark edilmeye
başlanması...
İnternetin faydaları mı, kalp kıran yanı mı desem, bilemiyorum.
Fakat İran sinemasından Hint edebiyatına birçok eserle kolayca
tanışmaya başlayan gençler sonra bizim pek sanatsal, pek ödüllü,
pek övgülü film ve romanlarımıza dönüp bakınca...
Ağızları bir karış açık kalıyor.
Sonra gelsin, hayal kırıklıklarıyla dolu konuşmalar...
"Pes be kardeşim, Kiyurüstemi'nin filminden adam yirmi dakikayı
olduğu gibi alıp kendi filmine koymuş!" "Panait Istrati geçmişte
kaldı, kimse hatırlamaz demiş herhalde ve oturup kendi adıyla
Istrati romanı yazmış!" Şimdi bir de sevilen popüler şarkılarımız
konusunu hiç açmayayım.
Orası felaket, malum!