Artık anlamak zorundayız...
Eskiden Sovyetler'e yaptıklarını şimdi müttefikleri Türkiye'ye
yapmaya çalışıyorlar.
Yani çeşitli darbe girişimleriyle içerden yıkamadıkları Türkiye'yi
en küçük bir detayı bile eksik etmeden dışarıdan kuşatmaya
başladılar.
Askeri, ekonomik, siyasal, kültürel bir kuşatma bu.
Biz de her detayı ders çalışır gibi çalışmak ve kuşatmayı dağıtacak
yollar bulmak zorundayız.
Toplantı içinde yer alan panellerden biri Middle East Forum denen rezil kuruluş tarafından düzenleniyordu.
Forum'un başkanı Daniel Pipes panele konuşmacı olarak Fetö'cü Emre Çelik'i de davet etmişti. Oysa daha önce asamble Fetö'cü pisliğin katılmayacağını delegasyonumuza bildirmişti.
Bu durum parlamenterlerimiz tarafından protesto edilince Pipes umursamaz bir tavırla "öyle ya da böyle Çelik konuşacak" dedi. Bunun üzerine diğer parlamenterler de bizim delegasyona eşlik etti ve salon boşaldı.
Fetö'cü şahıs boş koltuklara konuştu.
Delegasyonumuzu tebrik ederim.
Fakat artık böyle "anlık reaksiyonlar"la bu işlerin yürümeyeceğini de söylemek isterim.
Mesela Emre Çelik katılmasaydı, Daniel Pipes'ın paneline razı olacak mıydık?
Middle East Forum'un Facebook sayfasına baktım; sanki Erdoğan bizzat oradaymış gibi bir hava yaratmışlar ve "diktatörün konuşma hakkımızı engellemesini kabul etmedik" diye yazmışlar. *** Ne demek istiyorum, açayım...
Daniel Pipes 1970'lerin başında Türkiye'de bulunup dilimizi de çat pat öğrenmiş; Arapça ve İbranice bilen Ortadoğu uzmanı(!) bir akademisyen.
Gençliğinde bir istihbarat elemanı olduğunu iddia eden kaynaklar da var.
Şimdilerde başkanı olduğu Middle East Forum alabildiğine İslamofobik ve İsrail'in yayılmacı politikalarını şiddetle destekleyen bir kuruluş.
Düşünebiliyor musunuz?
Henüz 2015'te Aydınlık gazetesine "ABD ile Türkiye arasındaki 60 yıllık ittifak bitti; Amerika artık Türkiye'ye şüpheyle yaklaşmalı" açıklaması yapan; zaman zaman Fetö'ye, zaman zaman da Kemalistlere yakınmış görüntüsü veren bu adamı NATO ciddiye alıyor.
Ama Türk delegasyonu ciddiye almak zorunda değil.
Sonuç olarak...
Eğer NATO toplantıları bile bir "kuşatma" halini almaktaysa, "dert anlatma" modelini terk etmenin zamanı gelmiştir.
Uluslararası toplantılarda savunma değil hücum taktiği uygulamalıyız.