Soru özellikle bugünlerde çok yaygın: Neden Batılılara kendimizi
anlatamıyoruz?
Soru mu, yoksa olta mı, tartışılır.
Daha baştan ezik ve tek taraflı bir bakış.
Tamam! Benim de oltaya gelip cevap aradığım oldu.
Hatta daha yakınlarda diplomasi geleneğimizi ve Türkiye'nin imaj
kampanyalarını yönlendiren turistik yaklaşımı eleştirdiğimi
hatırlarsınız.
Haksız mıydım?
Hayır!
Fakat esas konu, esas soru o değil ki!
Oysa şöyle sormalıyız...
Batı neden bizi anlamıyor?
Ya da...
Batı neden anlamaya yanaşmıyor?
İşin özü bu soruların cevaplarında saklı.
***
Deyim yerindeyse, Batı'nın Batı olduğunu unutuyoruz.
Onu "küresel tahakküm ve medyanın merkezi" yapan şeyin bizzat bu
"dışarıya kayıtsızlık" ve "benmerkezcilik" olduğunu görmezden
geliyoruz.
Biliyorum, bazen içimizi bir isyan hissi kaplamıyor değil...
Gidelim, 15 Temmuz'u anlatalım, Türkiye'nin terörden çektiklerini
dile getirelim diyoruz.
Sonrası çoğu zaman hayal kırıklığı oluyor.
Bizim şehitlerimizi, gazilerimizi, bombalanmış meclisimizi değil,
zalimlerin geleceğini merak ediyorlar.
Elbette bizi dinledikleri de oluyor.