Memleket neymiş?
Elbette folklorundan ibaret değilmiş...
Ve elbette "Kahrolsun emperyalizm" sloganları atarak
antiemperyalist olunmuyormuş...
Yani yüreğini kaptırmışsan bir kere allı pullu yabancı
pohpohlanmalara...
Kendini kime sorsan fark etmez, leylim ley...
Solculuk işte böyle yukarıda tasvir ettiğim biçimde çürüdü,
çürütüldü içten içe...
Sazlarının üzerine ayın şavkı vurunca, "yerli" olduklarını
sananlar, ezan okununca öfkeye kapılan, sala okununca müezzin
taşlayan zombilere çevrildiler.
Cihangir'in ağızlarına sakız edilen türkülerden "memleket bilgisi
ve sevgisi" çıkmazdı, çıkmadı.
Şimdilerde Nişantaşı'yla el ele tutuşan muhafazakarlığın da nasıl
liberalleştiğini ve memleketi yerine (ne idüğü belirsiz)
"evrenselciliği" tercih etmeye başladığını izliyoruz.