Maskeleri yırta yırta...
Klişeleri devire devire...
Yaldızları söke söke ilerlemek diye bir şey varsa, o da budur!
Türkiye'den ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan söz ediyorum.
Uzun yıllara dayanan ve kendi kendini "aydın" ilan etmiş bir kesimin medya/ eğitim/ kültür yoluyla telkinlerine dayanan toplumsal hipnoz her ay, her hafta, her gün birer birer çözülüyor.
Kısa zamanda ne çok şey öğrendik, zihinlerimiz nasıl açıldı!
Mesela hemen her dönem "Kahrolsun emperyalizm" sloganıyla genç kuşakların gönlünü çalıp kanına girenlerin ekmek, destek, silah ve akıl kaynağının emperyalist devletlerolduğu konusunda şüphesi olan kaldı mı?
Pentagon'un, Beyaz Saray'ın, paralı orduların önünde diz çökmüş ağlıyorlar.
Yaltaklanmalarının haddi hesabı yok, "Erdoğan'a kötü davranın!" diye nasıl yalvardıklarını gördük.
Avrupa'daki halleri de ibretlik.
Sekülerlik, sosyalistlik, anarşistlik; üzerlerine taktıkları rozetler, sarındıkları bayraklar, hepsi kocaman bir yalan olup çıktı.
Fetöcülerle el ele vermişler, Hıristiyan Demokrat Merkel'in önünde el pençe divan haldeler.