Ufukta sandık göründüğü anda ayarı bozulanlar var, malum.
Şimdiden elleri ayakları dolaşmaya, dilleri çarpılmaya, moralleri
bozulmaya başladı bile.
Yanlış anlaşılmasın; özel olarak belli bir kesimden söz
etmiyorum.
Çünkü böyle tipler her mahalleden çıkıyor.
Kendini "bi şey" sanmadan, ona buna akıl öğretmeden yapamayan..
Küçücük hayatlarına köle oldukları belli olmasın diye sürekli büyük
laflar eden tipler bunlar...
Sandıktan neden hoşlanmadıkları da ortada: Havaları bozulacak,
cilaları dökülecek, halkla "eşit"lenecekler.
***
Düşünün!
Referanduma gideceğimiz belli olduğu anda "benim oyum onların
oyuyla bir olur mu?" tayfası bile hortlayıverdi.
Demokratlıkları falan palavradır çünkü.
Kendinden menkul "beyazlık"larının öteden beri "zenci" saydıkları
kitlelerle yan yana getirilmesine katlanamazlar.
O kadar ki...
Eski Anayasa Mahkemesi başkanlarından Yekta Güngör Özden kendisine
özel bir "kulp" bile icat etti.
Neymiş? Referandum normal seçimler gibi değilmiş, referandumda
anayasa profesörünün oyu ile sade yurttaşın oyunun aynı
sayılmasının inandırıcı gerekçesi yokmuş.
Herhalde demek istiyor ki...
Yine darbe falan olsa, biz anayasa profesörleri toplanır ne güzel
anayasa yapardık!
***