Pazar Sözlüğü:
ANNE. Bütün kadınlar annedir.
Hiç çocuğu olmayanlar da... Çünkü kadınlar kimi sevseler onu en
baştan "dünyayagetirir"ler.
BEKLEMEK. Direnmektir. Fakat bir dakika! Gelecek olan çok
gecikirse, cesedinizle karşılaşma ihtimali hafife
alınmamalıdır.
Arzularınızın, aşkınızın, hasretinizin cesediyle...
ÇİÇEK. Annenize çiçek aldınız mı?..
Bugün çiçek endüstrisinde yüzbinlerce kadın çalışıyor.
Afrika ve Latin Amerika'daki çiçek işçilerinin çoğu genç
anneler.
Düşük ücretle mesai bilmeksizin çalışıyorlar.
Hamileliklerini patrondan gizliyorlar.
Tarlaların dezenfektanından olumsuz etkileniyorlar ve ne garip ki
koruyucu giysiler daha çok erkek işçilere veriliyor, kadınların
sağlığı ihmal ediliyor. Aklınızın bir köşesinde dursun!
GÖZYAŞI. Tuz, yağ, protein ve lizozim (antibakteriyel) enzimi.
Biyolojik bakınca bile pek "erkeksi" değil mi? Fakat erkekler
gözyaşı dökmekten uzak tutulurlar. Hatta gözyaşlarıyla kavgaya
sürüklenirler. Sonunda bu kavga erkeği bilgiden değil ama
bilgelikten; dürüstlükten değil ama merhametten; düşünmekten değil
ama anlamaktan mahrum bırakır. Bir de "gözyaşı tüccarı" erkekler
var; zalimliğini ağlayarak maskeleyenler... Onlar konumuza dahil
değil.
İNZİVA. Arapça "uzaklaş/tır/ma"dan...
İnsanlar ve işlerinden el etek çekme, köşeye çekilme, vd. Modern
insanın hasreti. Hep dünyaya yakın, mahkum ve sırnaşıksın. Deli
diye bizi bir kuytuya kapatmamışlarsa, hiçbirmesafe dünyayı bizden
uzaklaştıramıyor.
Yenildik mi yoksa?
PROJE. Hayaller çöpe atıldı, artık projeler var.
"Gençliğin güzelliği uçsuz bucaksız hayallerle süslenmesindedir"
diye düşünürdü eskiler. Şimdi hayal kurmak çocuksu ve uçuk bir şey
olarak görülüyor. "Projesi olmak" pek gözde bir hal. Zihinleri bir
dosya rafı gibi: projeler/tasarılar/ planlar... Hepsi yan yana
dizili vaktini bekliyor sanki. Peki hayata geçiriliyorlar mı?
Ah!
O zor işte! Tam o noktada heyecanlar sönüyor.
Oysa terimin etimolojisine (pro-jacere) baksak, "ileri doğru
atılmak, geleceğe adım atmak" gibi şeyler göreceğiz. Gelecek,
deyince endişeden kıvranan kuşakların proje merakı ne garip değil
mi? Düşünün, nasıl bir iç çatışma!