Pazar sözlüğü:
ARINMAK. Aslı "içi temizlemektir" desem... O "iç"i ara ki
bulasın! Sorarsan, herkesin "içi temiz" zaten. Sonunda
mide-bağırsak sistemine yılda bir kez "detoks" yaptırmak anlamına
kullanılır oldu. Sözlüklerde bu fiilin karşılığında "kendini ıslah
etmek, tövbe etmek" gibi karşılıklar da var, malum. Kendimizi
beğenmekten ve "hatalarımızı sevme" modasından fırsat bulursak,
umut ediyorum ki, "ıslah etme" aşamasına da geçeriz.
BORÇLU. Dünyayı kendine borçlu sanmak. Huzursuzluk içinde borcunu
ödemesini bekleyip durmak... Günümüzün yeni mutsuzluğu. Sonunda bir
bakıyorsunuz ki, çekilmez biri olmuşsunuz. Çünkü borcunu dünyaya
hatırlatmaya çalışıyorsunuz. Oysa dünya o sandığınız "şey" değil,
size borcu falan yok, belki asıl onun alacaklı olduğunu düşünmek
daha doğru olur.
CAN SIKINTISI. Yeni kuşak çocuklar ne çok sıkılıyorlar! Fakat
bilirim ki, bir çocuk sıkılıyorsa dünyadan ve çevresinde olup
bitenlerden sıkılıyordur; bir yetişkin ise hep ve gizlice kendinden
sıkılır.
ÇAKAL. Bir zavallı hayvan. Küçük avcı ve leş yiyici olduğu için
hakkında edilmedik laf kalmamıştır. Fakat iki halk deyişi var ki,
meselenin özünü iyi anlatıyorlar: "Ne dağda bağım var, ne de
çakalda davam" ve "akıl başta yoksa neylesin sakal, kayışı tarladan
götürür çakal."
DÜŞMAN. Lawrence Durrell'in roman kahramanlarından Pursewarden'ın
bir lafını severim:
"Gerekli düşmanları kazanma sanatı."
ESTETİKPSİKOTERAPİ. Bir psikolojik yardım biçimi. "Yok öyle bir
şey!" diyeceksiniz şimdi. Literatürde karşınıza çıkmaz,
kaynakçalarda bulunmaz. Fakat hayatta (ve tabii bu sözlükte) bir
karşılığı var. Hatta en yaygın psikoterapi ekolü. Hiçbir derdi
çözmüyor; tedavi etmiyor ama "güzel" ve "trendy" gösteriyor.