Kelimeler görmüş geçirmiş varlıklardır. Onlara masum muamelesi
yapmak saflıktır.
Hele kavramlar...
Hem birbirleriyle hem de insanlarla kavga ederler.
Toplumları uyandırdıklarından daha çok uyuturlar.
Ve fena aldatırlar!
Şu yeniden piyasaya çıkan "normalleşme" kavramı mesela...
Ne zaman karşılaşsam, huylanıyorum.
Oysa AK Parti- CHP koalisyonunun rüzgar vantilatörleri ve
medya promosyoncuları bu kavrama bayılıyorlar.
Üstelik çok iddialılar...
"Türkiye'nin normalleşmeye ihtiyacı var"mış...
Onlara göre bu koalisyon hem Türkiye'nin hem de iki partinin
"normalleşme" sürecini başlatacakmış...
Malum, AK Parti hem rejimin vesayetten kurtarılması
çabalarını anlatırken hem de çözüm süreci boyunca bu kavramı sık
kullandı.
Çünkü "sözde demokrasi, özde bürokrasi" rejimini, bu rejimin
varlığını dindarları ve Kürtleri inkar
politikaları üzerine inşa etmesini "anormal" olarak tarif
etmişti.
Bu bakımdan, halkın sessiz çoğunluğunun "normalleşme" kavramını
anlayıp benimsemesine şaşmamak gerek.
Ama kavramın bugünlerde yeniden tedavüle sokulmasında müphem
imalarla birlikte tatsız hesaplar var.
Haydi "beyaz medya"yı anlarım da...
Muhafazakar çevreden gazeteciler ve politika analistlerinin derdi
ne?
Ağızlarında geveliyorlar...