Darbe, iç savaş planının ilk ayağıydı. Millet bu girişimin
arkasına saklanan planı canı pahasına def etti.
Nedenini, nasılını ilerde ayrıntısıyla masaya yatırırız.
Ama en önemli noktayı gözden kaçırmayalım, derim: Millet, hayatı
yalan olanların devlet ve siyaset kurumlarındaki varlığına,
propagandalarına, hipnozlarına aldanmamış.
Açık olan şudur ki, 16 Temmuz sabahı sade insanın "irfan"ının
zaferidir.
İşte tam burada her kesimden "okumuş çocuklar"ın külahı önüne koyup
düşüneceği şeyler var.
Çünkü millet onlara da sıkı bir ders verdi. Öyle sandıktan sandığa
hatırlanacak bir varlık olmadığını gösterdi.
***
Siz ister entelektüeller deyin, ister aydınlar, ister şu bu...
Ben daha genel ve hafiften ironiye yaslanarak "pek okumuşlar"
diyeceğim...
Özellikle de beyaz aydıncıkları değil (çoğu hâlâ kayıp vaka!)
muhafazakâr veya liberal kesimleri kastedeceğim...
Şöyle bir özelliğimiz var...
Konuşuyoruz, konuşuyoruz, konuşuyoruz ama konuştukça apaçık olan
şeyleri bulandırıyoruz.
Analiz yapıyoruz, yorum yapıyoruz, ayrıştırıyoruz,
detaylandırıyoruz ama bir türlü toparlayamıyoruz.
Kavramlar, terimler, söylemlerle boğuluyor ama eylemin gücünü
unutuyoruz.
Fetoculuğa, darbe ihtimallerine, Batı'nın Türkiye'yle derdine
yaklaşımımız da böyle oldu.
Öğrendikçe zayıfladık.
Oysa millet öğrendikçe, güçleniyormuş.
***
Örnek mi istiyorsunuz?..
Çoğu AK Partilinin Cumhurbaşkanı'nın muhtarlar toplantılarını bu
kadar uzatmasını anlayamadığını iyi bilirim. Belki şimdi
anlamışlardır.
Örnek mi istiyorsunuz?..
Üç yıl önceki Mısır darbesini ve İhvan'ın pasif direnişinin nasıl
kanlı biçimde bastırıldığını kahrolarak izledik; gazetelerimizde
yazdık, çizdik.
Fakat bir de milletin izleyişi ve yorumlayışı varmış! Hiç dikkat
etmemiştik ama o yorumun sonuçlarını gördük, yaşadık.
Millet, darbeye direnişte cesaretle "duran" olmak yerine cesaretle
"durduran" olmak gerektiğini yazmış bir kenara...
Örnek mi istiyorsunuz?..