TEMA Vakfı, Çırağan'da kökünden budanan 112 ağaç için 10
gün çıtını çıkarmadı.
Derken "yönetim kurulları konuyu gündemlerine almadığı için
prensipleri gereği açıklama yapamayacakları" bilgisi geldi.
Ve konuyu günler sonra karara bağladılar: "Hastalıklı ağaçların
kesilmesi gerekli işlemdir."
Yok canım!
Sahi mi?
Ama bu kıvırmalara, laf
dolandırmalara şaşırdık mı?
Vesayet döneminde devletin derinleriyle (buraya özellikle
dikkat!) sermaye oligarşisinin el ele verip
kurduğu operasyon kurumlarını bilenler için şaşıracak bir
şey yok...
Şimdi ben de kızıp söyleneceğim...
Bir dolu dil dökeceğim...
Mesela...
Tek bir çınar kesilmesin diye Atatürk Köşkü'nün yerinden
oynatılmasını anlatan belgeseli yaptıran TEMA Vakfı'nın Çırağan
için takındığı tavrın tutarsızlığını bir de vurgulamaya
çalışacağım...
Gezi zamanı üç ağacın yerlerinden taşınması üzerine ortalığı
ayağa kaldırdıklarını hatırlatacağım...
O dönemki bildirilerinde "her canlıyı bulundukları yerde yaşatmanın
ne kadar önemli olduğunu" söyleyip İstanbulluları direnişe
çağırdıklarını da unutmadık, değil mi?
Yoksa birçok şey gibi bunu da unuttuk mu?
Ancak bütün bunları yeniden dile getirmenin faydası var mı,
bilemiyorum.***
Biz bu hatırlatmaları yapınca, malum tayfanın "Vay canına,
meğer ne kadar samimiyetsizmiş bu kuruluş!" diyeceğini
sanıyorsanız, yanılıyorsunuz arkadaşlar!
Kemik kadrolar, mermer kafalar...
Dostları onları alışverişte görüyor...
Düşünün...
Kazdağları'nda villası için onlarca ağaç kestiren adamlar
Kazdağları yürüyüşlerine katılıyor ve bu kesim tarafından çılgınca
alkışlanıyorlar.
Herkesin gerçeği kendine olmuş artık!
Kabul edelim ki...
Hakikat sürgünde...
HİÇ TAKILMADAN YOLA DEVAM
Diyelim ki, bugün NATO bizi yağladı, balladı...
Gülümseyip geçelim.
Diyelim ki, zirvede bir araya gelen AB liderleri sırtımızı
sıvazladılar...
Bunlara hiç takılmadan bağımsızlığa doğru yürümeye devam
edelim.
Öyle yapacağımızdan da eminim...
NATO'nun içinde, AB'nin kıyısında ve hep dik
durmak şimdilik en iyisidir.