Twitter'dan, Facebook'tan meslek odalarındaki sol örgütlerin hâkimiyetine isyan etmek oda seçimlerinin yerine geçmiyor.
Örgütlenmek gerek.
Hiçbiri yapılmıyorsa, en azından seçimde orada bulunmak gerek.
Bu gerçeği geçen pazar İstanbul Tabip Odası seçimlerinde bir daha gördük.
Odanın İstanbul'da otuz üç bin üyesi var.
Ama sadece yedi bin iki yüz altmış beş üye oy kullanmaya gelmiş.
Yani dört hekimden üçü ortalarda yok.
İlginç olan seçime katılan bütün grupların bir "demokrasi şöleni"nden söz etmesiydi. Nasıl bir şölense artık!
Sonuçta "Demokratik Katılım Grubu" katılanların yüzde 57'sinin oylarını alarak bir kez daha yönetime geldi.
Peki neden böyle?
Bir kere şunu bir kenara kaydedelim...
Geniş halk kesimlerinde eski hastalık nüksetti; her türlü çözüm devletten beklenir oldu.
"Devlet olmuyorsa, Erdoğan el koysun, bir yol bulsun" diyenlerin sayısı da hiç az değil.
Ama olmaz ki...
Örgütlenme bilincine hep uzak duracaksın...
Sonra kalkıp bütün varlıklarını sıkı örgütlenme becerisine yaslamış küçük sol grupları saf dışı etmeyi hayal edeceksin...
Boş iş!
Demokratik çözümler herkesin orada bulunmasını ve mevcut durumu eleştirenlerin örgütlenmesini gerektiriyor.