Başkalarının duyguları mı?
Umurunda değildir.
Vicdan mı?
Vitrinde tutar vicdanını; gösterişini yapar fakat asla "içeri"
almaz.
Suçluluk duygusu mu?
Ne gezer!
Kayıtsızdır.
Ama kendisine karşı yapılan hatalar konusunda müthiş kindardır.
Ne kadar kolay can acıtabildiğini, nasıl birden şiddet
kullanabildiğini gördüğünüzde çok şaşırırsınız ama bunu için çoğu
zaman geç kalırsınız.
Cesur ve ısrarlı bir yalancıdır.
Şimdi diyeceksiniz ki...
Bu tipi tanıyıp fark etmemek mümkün mü?
Eh, böyle düşünmeniz normal.
Ancak "anti-sosyal kişilik bozukluğu" olanlar, çevresindekilerin
gözüne perde çekip kalplerini çalan bir özelliğe sahipler.
Çoğu zaman sevimli ve zekidirler.
Üstelik ağızları laf yapıyor.
İşte kritik nokta burası!
*** Yazıma niye böyle
başladım...
Çünkü elimden geldiğince uyandırmak ve uyarmak istiyorum...
Çünkü cinayetlere bakıyorum...
Aile içi şiddete bakıyorum...
Gençler arasında birbirine eziyetten haz alma tutumunun artışını
gözlemliyorum...
Ve içimden bazı anne babaları yakalarından tutup sarsmak
geliyor.
Konu sadece sosyopati de değil...
Geçen akşam sosyal medyada da tartışıldı.
Anne babalar psikolojik problemleri, ciddi şiddet eğilimi taşıyan,
madde bağımlılığı ve benzeri özellikleri olan oğullarını
evlendirdiklerinde her şeyin düzeleceğine inanmak istiyorlar.
Böylece başka bir anne babanın gözü gibi baktığı bir kızın başını
yakıyorlar.
Artık evliliğin böyle şeyler için tedavi" ortamı olmadığını kabul
etmemiz gerekiyor.
*** Öyle bir çağda yaşıyoruz
ki...
"Olur olur, zaman olgunlaştırır" demekle geçmeyen ve bü...