Haşmet Babaoğlu Sabah Gazetesi

Özü yok bu sözlerin, hepsi posa!

Pazar notları: Sözlerimiz nasıl iri, kelimelerimiz ne parlak! Oysa davranışlarımız gitgide cılızlaşıyor, renkleri soluklaşıyor. *** Kelimeler çoğaldıkça, anlam azalıyor. Anlatmaya...

16 Ekim 2016 | 420 okunma

Pazar notları:

Sözlerimiz nasıl iri, kelimelerimiz ne parlak! Oysa davranışlarımız gitgide cılızlaşıyor, renkleri soluklaşıyor.

***
Kelimeler çoğaldıkça, anlam azalıyor.
Anlatmaya çalıştıkça, bulanıklaşıyor.
Çünkü hakikat denilen şey tenhada ortaya çıkıyor ve anlamaya niyeti olan için hep yalın, hep apaçık.
***
Yanılıyorsun...
Özü yok, orada burada piyasa yapan bu sözlerin. Hepsi posa.
***
"Belki de..." diye başlayan cümleler kurmak tatlı bir baş dönmesi yaratıyor!
Çünkü tam o anda bir ihtimalin salıncağında gidip gelmeye başlıyorsun. Birisi itip düşürünceye kadar...
***
Hafıza... Bu kelimenin artık sadece "hatırlamak" ile bir tutulması ve varlığının bir tür "çer çöp yığını"na eş tutulması ne kötü! Şu unutkanlık çağının ve "anı yaşama"nın aşırı abartılmasının tabii sonucu belki de... Oysa "muhafaza" eder hafıza. "Koruma altına" alır. Onu ciddiye almak, özen göstermek, oya gibi işlemek gerekir. Fakat "ezber"in (farsça "az barm/hafızadan") kötü bir şey sayılıp horlandığı bir çağda, olacağı budur!
Sonunda hafıza güvenilmez hatıralara terk edildi.
***
Süsü güzel bir şey olarak görüyor, süslenmeyi seviyor ya... "Merhamet insanın süsüdür" diye yazmış sosyal medya sayfasına. Belli ki, ne berbat bir şey söylediğinin farkında değil. Fakat bir yandan da bu cümleyle kendi gerçeğini anlatıyor. Yatmadan önce küpesini çıkartıp dresuarın üzerine bırakır gibi, çıkartıp bırakıyor merhametini de...
***
Her lafın sonunu "sıkıntı yok" diyerek getiriyor. Karşısındakini rahatlatıyormuş gibi fakat nereden bakılsa fark edilen bir gevşeklik, gösterişçi bir dayanışma ve derin bir kayıtsızlık hali... Sıkıntıdan bu kadar uzak biri olmak can sıkıcı!
***
"Ben farklıyım" diyor. İşte o an başkalarından hiçbir farkı kalmıyor.
***
Eskiden bir manzaranın eşsiz güzelliğini anlatmak için "kartpostal gibi" denirdi... Şimdi "kartpostal sözler" var. Sosyal medyaya da o halleriyle koyuluyorlar. Oysa hemen yanı başımızda ihtiyacımız var onlara.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ne oluyor, ne olacak? 21 Kasım 2024 | 437 Okunma Çığ 19 Kasım 2024 | 386 Okunma ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? 18 Kasım 2024 | 504 Okunma ‘Ben... şey... inanacağım’ 17 Kasım 2024 | 119 Okunma Haftanın notları: Maneviyat ölünce... 16 Kasım 2024 | 172 Okunma