Yeter artık!
Aynı şeyleri yaşamak istemiyorum.
Kaç kuşağın gençliğinde gaza gelip heba olduğunu, çok sonra
"hedefler heyecan vericiydi ama meğer oyunu dışarısı kurmuş"
dediğine şahit oldum. Bire bir yaşadığım da oldu.
Bu oyunlar biter sanıyorsanız, aldanıyorsunuz.
Hiç bitmediler.
Her seferinde başka bir biçime büründüler; yeni ve çekici bir
vitrinle sokaktan geçenleri içeri çağırdılar.
Sol, sağ, liberalizm, İslamcılık, vd.
Hepsi vitrine çıkartıldı. Onlar için problem değildi ki!
Yeter ki, dükkândan içeri girdiğinde karşılaştığın patron "ecnebi"
olsun!
Geçen gün de hatırlattım; "yine mi komplo teorisi?" diyen, hiç
başını ağrıtmasın, okumayı burada kessin.
Aslında pek anlamayıp sürekli övgüsünü yaptıkları sosyolojik
dinamikler konusuna geri döndüğümde onlara başlıktan haber
veririm.
***
Şimdi gelelim sadede...
Paralel, sadece sabah akşam sözünü ettiğimiz "paralel"den ibaret
değildir!
Korkarım ki, sarsıcı 17/25 Aralık darbe girişimlerine rağmen ana
akım medya marifetiyle "Paralel örgüt" diye birkaç paçoz, uçuk
figür, üç beş twitter fenomeniyle uğraşmaya itildik ve bu iş
giderek ciddi bir yanlışa dönüşüyor.
İşin "ağababası" görüntüsünü veren medyacı, hukukçu ve
sermayedarlara bakarken bile yeterince dikkatli olduğumuzdan emin
değilim.
Kurcalamaktan kaçınıyor muyuz ne!
Mesela birçokları gibi ABD'ye kaçmakla, İngiltere'ye veya
Almanya'ya kapağı atmak arasında bir fark olabilir mi?
Mesela neden Pensilvanya'ya sert çıkan iktidar partisinden bazı
siyasiler bir paralel işadamına müdahale edilince birden telaşa
düşüp muhalefet yapmaya başladılar?