"Hiçiz biz, hakikatte bir hiç" deyip duruyorlar.
Hikmetli bir söz söylediklerini sanıyorsunuz; havaları bin beş
yüz... Oysa dikkatle baksanız fark edeceksiniz ki, istedikleri
kadar muteber, umdukları kadar muktedir, hayalini kurdukları kadar
dikkat çekici olamadıklarına üzülüyorlar.
***
Bir video dolaşıyor sosyal medyada.
Genç bir kız çimlere uzanmış yatıyor. Sonra kamera yükseliyor;
parktaki kız bir toplu iğne başı kadar kalıyor. Kamera daha
yükseliyor. Artık uzayın derinliğinde dünya bir mavi top kadar...
Bu videoya bayılıyorlar.
Yorum yapıyorlar: "Bir hiç olduğunu bilmek! İşte bu!" Bu gidişle
uzayı ilah edinecekler!
Uzayın da nihayetinde bir hiç olduğunu asla bilemeyecekler...
Bu videoyu izleyip ne yapıyorlar dersiniz?
Söyleyeyim: Videoyu izlemeden önceki hırsları ve hasetleriyle
hayatlarına devam ediyorlar.
Çünkü "hiçliği" bir nicelik meselesi sanıyorlar. İyi eğitim zayiatı
böyle bir şey...
***
Geleneğin "hikmetli sözleri" gitgide sosyal medyanın gönül çalıcı
aforizmalarına dönüşüyorlar. Feci bir sapma!
Onlar biz yattığımız yerden "like"layalım diye değil, sarsılıp
kendimize gelelim diye söylendiler.
***
O kadar çok şey istiyoruz ki, ihtiyaçlarımızı unutuyoruz; mesela
sevmeye/sevilmeye muhtaç olduğumuzu...
***
Kabul edelim.
Artık sağlam ilişkiler aramıyoruz; aklımız fikrimiz eğlenceli
ilişkilerde...
Dostluklar ağır geliyor; başkalarıyla birleşip vuracak bir abalıyı
arıyoruz.
***
Öğrenmek için bu kadar tembel, iddialaşmak için bu kadar hevesli
olmak... Tuhaf ama gerçek!