Yeşil gözlerini kısıp gülmüştü:
"Dalgakıranın en ucuna kadar gidip saatlerce denizin diplerine
bakan bir ergendin... Hatırlıyor musun?"
"Hatırlamıyorum. Belki balıklara bakıyordum."
Sen ne yapıyordun o sırada, diye sormamıştım...
Penceresinden lodoslu günleri izlemeyi sevdiğini biliyordum;
dalgaların kayaları aşıp yürüyüş yoluna ulaşmasını, sonra beton
zemin üzerinde köpüklerini bırakıp geri çekilişlerini
izlemeyi...
Anlatmaya en baştan başlamalıyım...
*** İki katlı bahçeli
evin üst katındaki pencereyi ve oradaki
varlığını fark ettiğimizde delikanlılık çağımıza yeni
giriyorduk.
Zarif ve hülyalı bir duruşu vardı.
Biz aşağıdaki haylazlardık, o yukarıda, uzak...