Dün DAEŞ'i konuşurken kaldığımız yerden devam edelim mi? Edelim ama...
Şimdi birileri ortaya çıkıp "öyle üst akıl diyerek bu sorun anlaşılmaz" diye yazıp çizmeye başladı.
Sanki böyle bir iddia varmış, DAEŞ'in sosyolojik, itikadi ve jeopolitik dinamikleri bütünüyle reddediliyormuş gibi bir hava...
Yok öyle bir şey!
Fakat DAEŞ'in ne yaptığını anlamaya çalışırken "üst akıl"ı devre dışı bırakmamızı istiyorsan, bak bu noktada külahları değişiriz.
Çünkü ya çaktırmadan bir iş çeviriyorsun ya da hiç fark etmeden aslında üst akılın tezgâhına destek çıkıyorsun demektir.
Pes doğrusu!
***
Bir de "sorun içimizde"ciler var!
DAEŞ'in İslam dünyasının, hatta İslam düşüncesinin iç sorunu olduğunu iddia edenler hani...
Soruyorum; hangi "iç" o?
O "iç" dediğin şeyi çok uzun zamandır dışarısı tarif ediyor; Batı, küresel güçler, yeni kolonyalizm, vs.
Ve sen böyle laflar ettikçe onlar ellerini ovuşturuyor...
Geçen baktım da...
Diyanet'in selefi, vahabi, harici akideler ve kaynakları konusundaki yayınlar etrafa dağıtılsa bu örgütlerin yayılma imkânı bulamayacağına inananlar bile çıkmaya başlamış.
Ne saflık Yarabbim!
***
Bakın dostlar...
Ortadoğu halklarının imanı ve irfanının geçmiş zamanlar boyunca korunmasından söz etseydiniz, o ülkelerin toz toprak coğrafyalara çevrilmesine karşı çıksaydınız anlardım ama bu iş "ilahiyat tartışması" işi değil.
Hatta "ilahiyat" açısından tartıştıkça örgüt kendi politik ve manipülatif yapısını gizleyip büyütüyor.