Dünya çok hızlı bir değişim, saflaşma ve kamplaşma sürecini yaşıyor.
Ama şu noktada kendimizi aldatmayalım...
Başıboş bir hız değil bu.
Hiçbir şey birdenbire ortaya çıkmıyor; kimse durup dururken dünyanın ayarlarını değiştirmiyor.
Bugün yaşadıklarımız dünya egemenlerinin çok uzun yıllara dayanan plan ve hazırlıklarının sonuçları...
Türkiye işte tam bu yüzden hem küreselcilerin hem de Pentagon'un asabını bozuyor.
Çünkü hegemonların istediği gibi değil, kendi "bildiği" gibi yenilenmekte kararlı davranıyor ve geçmişi 1990'lara dayanan "ecnebi" planları bozuyor.
İlk bakışta (hatta bizim tv uzmanlarımıza göre!) her şey bir hafta içinde oldu. Bir saray darbesi her şeyi altüst etti sanki.
Görüntü ve algı bu.
Oysa esas hikâye Suudiler'in 2030 projesiyle (petrol parasıyla turizm, inovasyon ve dijital teknolojiye yatırım yapmış yeni bir ülke) başladı ve Batı'da çok önceden çizilmiş bu projeyle yeni Pentagon'un planlarının nihayet çakışması sonucu bugünkü tablo ortaya çıktı.
Aynı zamanda Batı için petro- dolar denetiminden Hint Okyanusu ve İpek Yolu'na açılan su yollarını elde tutmaya kadar uzanan geniş bir strateji bu. *** Bilmiyorum, Suudi Dışişleri Bakanı Adil El Cübeyr'in yaklaşık bir yıl önce meşhur Chatham House'da yaptığı konuşmayı izlemiş misinizdir? (Meraklısı mutlaka izlemeli.) Konuşma yapıldığı sırada ne saray darbesi var ortada, ne Trump /Pentagon tayfasıyla İngiltere/ Çin/ Küreselci tayfası şimdiki gibi boğaz boğaza gelmiş, ne Suudi uleması İsrail'e selam çakmış...
Ama El Cübeyr sakin ve ikna edici bir üslupla sular seller gibi geleceğin Arabistan'ını anlatıyor ve ilginçtir, anlattığı her şey iki haftadır yaşananlara işaret ediyor.
"Pragmatik ve ideolojiyle ilgisi olmayan bir milletiz" diyor El Cübeyr; "70 yıl önce kabile devletiydik, şimdi modern bir devletiz. Gelecek vizyonumuz çok açık biçimde pozitif değişimdir."
Eh, bu lafların sonunun nereye çıkacağı belli değil miydi? *** Batı belli ki, bir taşla birkaç kuş vurmayı planlamış.
Dikkatle üzerinde durmamız gereken gerçek şu...
Belli ki, Batı için artık bir "kültürel öteki" (Arap Birliği) bir de "ideolojik öteki"
(Araplar dışında kalan ve uysallaşmayan Müslüman toplumlar) olacak.