Kaç kuşak böyle yetişti...
Gazetelerini açıp şöyle bir göz gezdirince yüzleri buruşur, "cıh
cıh"lamaya başlarlar ve "yine dünyaya rezil olduk" diye
söylenirler.
Tabii "dünya" dedikleri, "Batı dünyası"nın kısaltılmış halidir.
Yoksa Filistinlilere, Şilililere, Meksikalılara rezil olduk diye
hayıflanacak halleri yok!
Mesela düşünüyorum da...
Cezayir'in bağımsızlığını tanımak üzere 1958'deki BM
oylamasında Türkiye'nin "çekimser" kalmasından utanan kaç beyaz
Türk çıkmıştır?
Zaten olayları Fransız gazetelerinden tercümeyle takip ediyorlardı
ve "Fransız kalmak"tan çok memnundular.
Asıl korktukları Cezayirliler değil,
Fransızlar karşısında utanmaktı.
Peki neden?
Böyle eğitildiler de ondan.
Tabii buna eğitim demek doğru mu, emin
değilim. Şartlanma demek belki daha anlamlı.
Değer ölçütü, mahcubiyet kıstası olarak önlerine bu konuldu! (Bütün
geleneksel kriterleri ilga edip yerine de bir şey koymayınca, ne
idüğü belirsiz ezikliklerin ve soyut sloganların eline kalıyorsunuz
işte!)