Ne yalan söylemeli!
İnsanı sertleştiren bir siyasi iklime girdik.
Üstüne bir de alabildiğine yapay "insancıl" havalar eklendi mi ve
yalandan "barışçılık" rüzgârı esmeye başladı mı, miden bulanıyor,
kusmak istiyorsun.
Bilmiyorum...
Bodrum sahilinde yüzükoyun yatan cansız bebeciğin
fotoğrafına bakabildiniz mi?
Ben daha geçen hafta dünya basınına yansıyan Akdeniz kıyılarına
vuran çocuk cesetlerini zihnimden silebilmiş değilim.
Silinecek gibi de değil!
Şimdi söz ederken bile klavyeye basan parmaklarım
uyuşuyor.
Fakat sosyal medyaya bakınca başka bir duygu gelip yerleşiyor
içime.
Mesela CHP'li vekiller hemen o fotoğraflar üzerine "duyar
kasmaya" başladılar.
Bunlardan biri (onun adına utandığım için şimdilik adını
yazmıyorum) "Ey insanlık, yerin dibine bat!" diye yazdı
Twitter'a.
Sen bat yerin dibine!
Sen utan!
İnsanlık üzerine laf etmeyi bırak da kendine bak!
Genel Başkanın şu geçtiğimiz nisanda o çocukları aileleriyle
birlikte geldikleri yere göndereceklerini seçim vaadi olarak
dile getirmedi mi?
Çıtın çıkmadı.
Bu adamlar insanı zorla sertleştirirler.
Söyleyin, bu vitrine çıkartılmış duyarlığa öfkelenmemek mümkün
mü?
O sulara gömülen sığınmacılar var ya...