Sosyal medyada "gençler deizme yöneliyor" diye bir rüzgâr
üfürüldü...
Kaçar mı?
Hemen tartışmaya başladık.
Bir ara meğer "inanç felsefesi" uzmanları (!) ve çıplak gözle fakat
gayet keskin sosyolojik gözlem yapabilenler ne çokmuş diye
düşünmedim değil!
Keşke gerçek bu olsaydı...
Ama olay başka.
Yapay gündemler yoluyla dikkatler esas olandan uzaklaştırılıyor,
kafalar bulandırılıyor.
İşin fenası, bu "numara" her seferinde tutuyor.
Bir türlü akıllanmıyoruz.
Afrin harekâtının en kritik günlerinde...
Hani dışarıda PKK/ YPG/ FETÖ propagandası zirveye çıkmışken...
Yani milletçe tek yürek olmamız gereken dönemdeyken...
Bir sabah uyandık ve sosyal medyaya baktık ki...
Ortalık karışmış.
Çünkü bazı hocaların yedi, sekiz yıl önce yaptıkları konuşmalar bugüne aitmiş gibi servis edilmiş.
İş öyle büyüdü ki, devletin tepesi duruma müdahaleye zorlandı.
Peki sonuçta ne oldu, derseniz...
Bu "üretilmiş" gündemin içinde boğulunca...
"Afrin'e girmemeliyiz" türünden garip açıklamalar yapan ana muhalefet liderine kimse "ne diyorsun be adam?" diyemedi. Ona bunu söyleten dinamikler sorgulanamadı. *** Ve şimdi...
Türkiye tarihinin dönüm noktası sayılacak bir zirveye ev sahipliği yapmışken...
Aklımız fikrimiz deizm konusunda.
Olacak şey mi?
İşin içinde gençlerin gidişatı da olunca çenemizi ve beynimizi tutmak imkânsızlaşıyor.
AB,
Yunanistan'ı Türkiye'nin üzerine sürüyormuş, Fransa Menbiç'e asker yerleştirecekmiş, Suudiler...