Yeni moda şu...
Gençsin...
Canın sıkılıyor. Daha beteri canının neden sıkıldığını dahi tam çıkartamıyorsun.
"Can"ının ne olduğunu düşünmeye ise yanaşmıyorsun, çünkü "durup odaklanmak" gerek, azıcık "dersine" çalışmak gerek.
O daha da can sıkıcı geliyor.
Hem hangi sosyal sınıftan olursan ol, çarçabuk öğreniyorsun ki, dünya artık "eylem" üzerinde değil, "görüntü" üzerinde dönüyor.
İyi görüntü verdin mi, günü kurtarıyorsun.
Mesela açıyorsun bir şarkıyı...
Şarkı arkada çalıyor.
Sen gözlerini bir o yana bir bu yana devirip ağzını oynatarak şarkıyı söylüyormuş gibi yaparken videonu çekip internetteki paylaşım sitelerine koyuyorsun.
Güzel mi çıktın?
"Beğeni" de aldın mı?
Tamam!
Şimdilik "var"sın!
Çocukluğumdan hatırlarım...
Temizlik günlerinde mahalledeki pencerelerden dışarıya şarkılar taşardı.
Veya bir inşaat mı var; yanına sokuldun mu, birbirinden yanık türküler dinlerdin.
Hele aramızdan birileri herhangi bir çalgıyı tıngırdatabiliyorsa, bulundukları ortamın coşkusu da, havası da farklı olurdu.
Zaman aktı...
Kuşaklar, modalar, teknolojiler gelip geçti.
Şarkılar şarkıcılara, türküler türkücülere ve bütün ezgiler profesyonel müzisyenlere terk edildi.
Sonra teknoloji herkesin sesini kesti, kendi sesini kabul ettirdi.
Eh, yeni kuşaklara da müziğin "pozunu vermek" kaldı! *** Mesele bundan mı ibaret peki? Hayır!
Çünkü bu yeni hal "mış gibi yapmak"tan bile ötesi.
O sözünü ettiğim sosyal medya videolarında kimse şarkıcıymış gibi yapmıyor. Ona bile üşenildiğinden endişeliyim. Hatta eminim.
Şimdi gençler bu yazımı okuyunca, "ufaktan eğleniyoruz şunun şurasında, büyütme Haşmet abi!" diyecekler, biliyorum.
Ama eğlenmek için onca çırpınmalarına rağmen can sıkıntıları da büyüyor, onu da biliyorum.
"Mana" gündelik hayatımızdan koptu gidiyor. Ondan çok sık konuşuyor olmamız bu süreci tersine çevirmiyor.
Şu yazdıklarım dahi öyle.
Kelimelerim hiçbir şeye doğru düzgün temas edemeden uçup gidiyor.
Yalan mı?