Haşmet Babaoğlu Sabah Gazetesi

Sevdiklerimizi kendimizden korumak...

Neden yaz mevsimini bu kadar seviyorum? Ruhumda hep kış hüküm sürdüğü için mi? *** Telefonda soruyor: "Abi, sesin soluğun çıkmıyor, hayırdır, inziva mı?" Bir yutkunma sesi önce ve ardından...

17 Haziran 2018 | 166 okunma

Neden yaz mevsimini bu kadar seviyorum? Ruhumda hep kış hüküm sürdüğü için mi?

*** Telefonda soruyor: "Abi, sesin soluğun çıkmıyor, hayırdır, inziva mı?" Bir yutkunma sesi önce ve ardından hırıltılı bir cevap: "Hayır! İnziva değil, kendi içimde bir intifada!" *** Başka bir hayat için... İşini değiştirmen yetmez; işe güce, kazanç ve kayıba bakışını değiştirmediysen, neye yarar! *** Başka bir yer için... Her şeyi, hatta "kendini" bile geride bıraksan, yetmez! "Yol" bilmiyorsan, döner dolaşır, başladığın yere varırsın. *** Başka bir ilişki için... Yeni biri ve yeni bir başlangıç yetmez. Hep aynı şekilde seviyorsan ve hep aynı şekilde sevilmeyi bekliyorsan, sevmen sahip olmayı, sevilmen ana baba kucağına kaçmayı andırıyorsa, boş çaba! *** Başka bir "ortam" için... Arkadaşlarını değiştirmen yetmez. Düşün ki, bugüne kadar arkadaşlıktan ne anladığını hiç sorgulamadın! *** Sevdiklerimizi başkalarından gelecek tehlikelere karşı korumaya özen gösteririz. Keşke gerektiğinde onları kendimizden de korumamız gerektiğini kabul edebilsek! Çünkü en coşkulu aşk vaatlerinin içinde bile soğuk ve yıkıcı bir "yabancı" gizlenir. *** Sevgi dedikleri bu mu? Bakınca, hayata tutunamayan ve bundan umudunu kesen insanların birbirlerine tutunmaya çalışmasını görüyorum.
Pişkin bir mızmızlık sanki! Hayır, hakiki sevgi bu olamaz! *** Umut, inançtır. Umut dua ve rızadır. Ama modern insan "umut" duygusu ile "Tanrı inancı" arasındaki binlerce yıllık bağı kopardı! Umut artık insanın muğlak bir gelecek hakkında hayaller kurması anlamına geliyor. Bir de "umutsuzluk ve çaresizlik duygusu nasıl böyle yaygınlaştı?" diye soruyorlar. Şaşacak ne var! Bu durumda başka türlüsü mümkün olur muydu? *** Bu kadar sık tartışıyor olmamız olup bitenleri sorgulayıp anlamak içindir, sanırdım. Meğer her yeni tartışma, eskisini unuttursun; kavrayışımız körleşsin; zihnimiz yorulsun, diyeymiş.
NOT: Yukarıdaki notlar 2001 ve 2012 yıllarında bu köşede yayımlanan "Pazar Notları"nın gözden geçirilmiş halleridir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ne oluyor, ne olacak? 21 Kasım 2024 | 430 Okunma Çığ 19 Kasım 2024 | 384 Okunma ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? 18 Kasım 2024 | 504 Okunma ‘Ben... şey... inanacağım’ 17 Kasım 2024 | 119 Okunma Haftanın notları: Maneviyat ölünce... 16 Kasım 2024 | 172 Okunma