7 Haziran akşamından sabaha kadar google'da en çok "koalisyon" kelimesini aramışız.
Acaba nedir, nasıl olur heyecanı tabii.
Genç nüfusuz, normal!
Koalisyonları yaşamış olanlar ise zihinlerinin kuytu köşelerini kurcalayıp durdular. Hanikötü tecrübelerin içine tıkılıp karanlığa terk edildiği kuytulukları...
Bana sorsalar, "ilk önce Cumhurbaşkanı'nın anayasal yetkilerine bakın!" derdim.
Bir de siyasiler var.
AK Parti tek başına hükümet edecek çoğunluğu bulamayınca kendilerini seçimi kazanmış sayıp sevinen tuhaf muhalefet ittifakının üyeleri...
Malum, hiç vakit geçirmeden koalisyon varyasyonları üzerinde çene çalmaya başladılar. Hatta bazıları zafer coşkusuyla etrafa hot zot etmeye kalkıştı.
Onlara da geçmiş olsun!
Çünkü Cumhurbaşkanı'nın Baykal hamlesiyle fiilen başkanlık rejimi başlamıştır.
Masaya getirdikleri pirincin taşını ayıklamakta şimdi çok zorlanacaklar.
Peki ne olacak? Bu sorunun pratik cevabını partiler verecek.
Bir de dış gelişmeler ve dışardan içeriye müdahaleler sonucu geldiğimiz kavşak noktası bakımından bu sorunun "derin" bir cevabı var. Koalisyon ya da erken seçim, hangisi olursa olsun, tercih artık "milli" olanla, "ecnebi" olan arasındadır. (Son kez vurgulayayım; "milli" diyorum, etnik, vs. milliyetçi değil!)
Problem şurada...