"Hep yanındaydım...
Şu an havaalanı yolunda olduğu gibi...
Yol uzadıkça uzuyordu sanki...
Bir yandan da içimdeki ses, 'Çek kenara, dur ve son kez
sor; bizim için bir şans var mı hâlâ?' diyordu.
Ama ben bunu sormak yerine her şey normalmiş gibi dünyadan söz
ediyordum.
Çünkü sen dünyadan söz edilmesini çok seviyordun.
Öyle ya, kadınlar yeryüzünde 'Keşifler Çağı'nın kapandığına
inanmıyorlar; onlar için dünyadan söz etmek demek, fal
tutmak, hayal kurmak gibi bir şey."
***
Çekmecelerimi karıştırma dönemimdeyim
yine...
Toza bulanmış mavi dosyalarda eski Yeni Yüzyıl, Yeni
Binyıl, Sabah yazılarımdan kesilmiş kupürler çıkıyor karşıma; eski
hikâyeler, denemeler...
Yukarıdaki satırlar da onlardan birinden...
Bu pazar onlardan mı söz etsem, bilemiyorum.
Ama dünyanın yeni huzursuzluğu buna izin vermez;
her şey gitgide daha çirkinleşiyor ve "insan"ın
hâli fena...
Bir iğde ağacının altına şilte atıp "İskenderiye Dörtlüsü" okuduğum
o güzel günleri anlatayım diyorum...
Sonra "Ne anlamı var?"...