İnsanın teröre isyan etmemesi mümkün mü?
Şehitlerin acısı öyle bir dağlar ki yürekleri, sokağa
fırlamamak zordur.
Fakat tam orada durup düşünmek gerekiyor.
Kapının eşiğinde yani.
Çünkü o eşikten sonra insanın öfkesini yenmesi zor; öfkenin
insanı yenmesi kolaydır.
Kan delirir, zihin bulanır, kışkırtıcılar canlanır.
Sokak, dayanışmayı öyle hızlı biçimde başsız
bir yığına çevirir ki, "ne oluyor?" demeye fırsat
bulamadan kendini yanlış yolda bulur ve dönemezsin.
Sokak eylemi denen şeyin bugün açısından özellikle dikkat
edilmesi gereken başka bir yanı daha var.
Sokak, kendi başına hiçbir şeydir.
Sokak nasıl resmedilecek, nasıl yönlendirilecek, nasıl
anlamlandırılacak? İşte bu her şeydir.
Ve maalesef ki...
Sokağı anlamlandırma iktidarı (medyası, siyasal-kültürel
manipülasyon gücü ve popüler halkla ilişkiler becerisi) bu ülkede
hâlâ "beyazlar"ın elinde...
"Yahu bir camı amma büyüttüler, oysa Gezi'de yapılanları neredeyse
şenlik gibi göstermişlerdi" diye söylenip durmanın faydası
yok.
Sokakta dikkatli olmak gerekiyor.
Daha ötesi var...
Anlatmak için bir hatırlatma yapayım...
Meşhur Susurluk kazası ve sonrası hani...
Kaza 3 Kasım 1996'da olmuştu.
Kaza birdenbire kamuoyunda devlet içinde yuvalanmış çetelerin ve
karanlık ilişkilerin açığa çıkartılması talebini
tetiklemişti
Daha önce eşi görülmemiş bir şeydi bu.
"Yeter artık!" diyordu insanlar.
"Susurluk kazasının üzerine gidilirse, faili meçhullerin
arkası ve ülkenin nasıl suç tarlası haline getirildiği aydınlanır"
diye düşünüyordu herkes.
Sokaklar derhal hareketlenmeye başladı.