Pazar notları:
Suskunsun... Çünkü söylemek istediklerin biriktikçe birikti; dışarı dökmeye kalkışsan dilin dar gömleği çatlayacak, seni deli sanacaklar!
***
Gevezesin... Çünkü dili bir zırh gibi kuşanıp saldırıları
atlatmaya çalışıyorsun; düşüncelerini kendine saklamanın başka yolu
yok!
"Beni başkalarıyla karıştırma!" diyorsun. Mecburum. Çünkü sende bir
"sen" yok!
Modern terakki fikri hep dikey bir çizgiye işaret eder.
İnsandan ve toplumlardan hep "üstüne koyması" beklenir. Başarı ve
kalkınma fikri bu çerçevede inşa edilmiştir. Ve bunu yaptıkça
içimiz daralır, boğulacak gibi oluruz. Oysa bize asıl gereken
açılmak, genişlemek, yayılmaktır. Frithjof Schuon buna
"Yaratıcı'nın hayatımıza nüfuz etmesi için alan açmak" diyor.
İnşirah.
Coşkuyu elimizden aldılar; yerine ne yapacağını bilemeyen; gayesiz,
odaksız bir hiperaktivite koydular. Oysa "dağları yerinden oynatan
iman" coşkusudur.
Sözlerimiz ne kadar cüsseli, ne kadar parlak. Davranışlarımız ne
kadar cılız, ne kadar soluk. İnsan bunu fark ettiğinde mahcup
oluyor.
Biliyorum; "Neyse ki, günümüzde mahcubiyet çok kısa süren bir
duygu" diyeceksiniz. Haklısınız