Bazen şüpheye kapılıyorum...
Hani FETÖ deyip duruyoruz da, tam olarak bir terör örgütünden
bahsettiğimizi acaba unutuyor muyuz diye?
FETÖCÜ denilince bir teröristten veya bir teröriste yardım ve
yataklık edenlerden söz ettiğimizi hâlâ anlayamadık mı diye?
Çünkü kamuoyunu oyalama, uyutma, yönlendirme, yönetme, evirme,
çevirme taktikleri öyle gelişti, öyle hinleşti ki...
Sonra durup baktığımızda...
Magazinin orta yerinde debelenip durduğumuzu fark ettiğimizde geç
oluyor.
***
Kimse kusuruma bakmasın...
Hakan Şükür'ün dün sosyal medya yoluyla çark etmiş gibi mesajlar
verişini de bir tür "dikkat dağıtma operasyonu" olarak
değerlendiriyorum.
Ne yani?
Şimdi oturacak Hakan Şükür "kalbini kırdıklarından özür dilemiş,
helallik istemiş" konusunu mu konuşacağız?
Bir kısım medya bunları konuşmamızı istiyor sanki!
Unuttunuz belki...
Hakan Şükür, 16 Aralık 2013'te AK Parti milletvekilliğinden istifa
etmiş biri.
Bugün yazarı Nuh Gönültaş'ın bu istifa üzerine "Şükür'ün istifası
attığı en güzel goldür" diye tvit attığını hatırlarım.
Ertesi gün 17/25 Aralık darbe girişimleri başlatıldı.
Evet ya o da darbe girişimiydi.
Tıpkı 15 Temmuz gibi.